Merhabalar,
bu yazdan beri kendime yeni hobi ve hatta yaşam stili edindim..
ÇİĞ BESLENMEK
bu konudaki araştırmalarım devam ederken, her gün yediklerimi ve içtiklerimi not ediyor kendimi gözlemliyorum desem yeridir.
deli diyenler var,
'kafayı iyicene kırdı' da dediler,
'boşlukta, o yüzden artık saracak başka bir şey bulamadı' falan..
:)
bense gülüp geçiyorum, çünkü
kendimi hiç bu kadar enerjik, canlı ve mutlu hissetmemiştim.
şimdilik fazla konuşmak istemiyorum,
kısaca özetlerim:
1. Kilo verdim
başlarken 58 kg idim, ilk 7-10 günde 52 kg'ye indim, bir gün topluca resim çekildik, yağ torbası gibi gözüktüğümü fark ettim, hırslandım, hiçbir şey yememek bana göre değil, çiğ beslenirken gecenin bir saatinde kalkıp tıka basa yiyebiliyordum, ve hala da günlük 600-700 gram verebiliyordum. ilk günler verdiğin kilolar yağ veya su kaybı falan değil, yani hemen mucizevi şekilde zayıflıyor fitleşiyorsun değil, her şey daha da basittir: içinde taşıdığın bütün toksinler ve sindirim sonrasında oluşan atıklar terk ediyor vücudu, yani bağırsaklar boşalıyor ve temizleniyor. meyve ve sebze midede fazla kalmadığı için midede şişkinlik, ağrı, yanma falan bütün rahatsızlıklar daha 2-3 gün bir daha geri gelmemek üzere yok oluyor. acayip hafifliyorsunuz. ağır yemek yemediğim için günün her saati spor yapabiliyorum, yani özellikle program yapmama gerek kalmadı, hep hazırım, yemek hazmetmek için harcanan enerji de bu sefer sana kalıyor, resmen uçuyorsun, bir yerimde duramıyor koşuyor, hareket etmeye başladım.
2. Spor ve hareket
spor ve fiziksel aktiviteler zorunluluk veya bir görev veya zahmet gibi değil, nefes almak uyumak gibi yaşamımın bir parçası haline gelmeye başladı. eskiden 5 dakika koştuktan sonra nefes nefese kalıyordum, spora merak sardım, nasıl koşulur? doğru koşmak gibi temel konuları araştırdım, daha ilk hafta çıkıp 2 saat! koştum, kendim şaşırdım, daha da koşabilirdim, ayaklarım daha doğrusu tabanlarım ağrıdı (alışık değiller ya :) durdum, spor ayakkabılarımı çıkarınca tabanımda nasır oluştuğunu fark ettim! o kadar koşmuşum, ama sevindim, çünkü en azından nasırlar doğru yerdeydi (koşarken tabanın neresine basmak lazım diye bakarsanız google'da beni daha iyi anlarsınız :)
3. Özgürlük
yemeğe bağlı kalmamak.. bu da bir özgürlükmüş, onu anladım. bir yere giderken yanıma en sevdiğim meyve sarı elma alıyordum, 3-4 tane, gün içinde yemek derdim kalmıyordu, bu tabi biraz alıştıktan sonra olacak, çünkü ilk başta normal yemekten direk sebze ve meyveye geçiş yapınca doyma hissi yok, yedikçe yiyesi geliyor insanın, bütün bunları da bilimsel açıklamışlar,
4. Sağlık
en önemli artısı. daha uzun ve daha kaliteli bir yaşam.
bu konuda çok engin, ezber bozucu ve karmaşık, ama basitçe şu:
NE yiyorsan O sun.
çiğ sebze ve meyvede enzimler var, hayat var.
bu konuda Türkçe kaynak çok az, bulabildiklerimden örneğin,
bakabilirsiniz.
şahsen ben daha çok İngilizce ve Rusça sitelerde kaynıyorum.
çiğ beslenme toplulukları falan var, deneyimlerini paylaşıyor ortak bilgi paylaşım alanları oluşturuyorlar.
dediğim gibi ben de daha yeni başlamış sayılırım.
daha birkaç ay oldu, kendimi gözlemleme aşamasındayım.
ama şimdiye kadar şunları diyebilirim,
B12 derdine bir derman bulursam bunu yaşam tarzıma da dönüştürebilirim.
kesin.
bu aslında derin bir konudur,
farkındalık ister
boyunduruktan kurtarır
özgürleştirir
...
kendinize çok iyi bakın,
görüşmek üzere
naz